Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

ÇOCUK VE ERGENLERDE DEPRESYON

            Depresyon, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren yaygın bir ruh sağlığı bozukluğudur. Hem duygusal hem de fiziksel belirtilerle kendini gösteren bu durum, çocuklar ve ergenler de dahil olmak üzere tüm yaş gruplarını etkileyebilir. Çocuk ve ergenlerde depresyon tedavi edilmediğinde, psikososyal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Depresyonun önemli oranda (bazı çalışmalarda % 40 civarı) yetişkinlikten önce başlaması, bu durumu daha da önemli hale getirmektedir.

Çocuk ve ergenlerde depresyon, genel popülasyona kıyasla daha düşük sıklıkta görülse de bu yaş grubunda önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalar, çocukluk döneminde depresyonun sıklığının %2-3 civarında olduğunu, ergenlik döneminde ise bu oranın yükseldiğini göstermektedir. Çocukluk çağı depresyonunun kız ve erkeklerde benzer oranlara sahip olduğu, ergenlikle birlikte depresyonun kızlarda yaklaşık 2 kat daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir.

Depresyonun nedeni stres-diyatez modeli ile açıklanmaktadır. Stres-diyatez modeli, psikiyatride yaygın olarak kullanılan bir çerçevedir ve bireylerin ruhsal bozukluklara yatkınlıklarını açıklamak için kullanılır. Bu model, genetik yatkınlık (diyatez) ve çevresel stres faktörlerinin etkileşimini vurgular. Buna göre depresyonun genetik, hormonal, biyokimyasal ve çevresel faktörlerin, yatkınlık oluşturduğu kişilerde psikososyal stres faktörlerle etkileşimi sonucunda ortaya çıktığı söylenebilir. Çocuk ve ergenlerde depresyon açısından bazı risk faktörleri şunlardır:

Biyolojik: Ailede depresyon öyküsünün olması, kronik bir hastalığa sahip olmak (diyabet, astım gibi), kilolu olmak, kızlarda ergenliğin erken başlaması, yüksek fonksiyonlu otizm gibi bazı psikiyatrik bozukluklar vb.

Psikososyal: Aile işlevselliğinin zayıf olması (ihmal-istismar, ayrılık ve boşanma, düşük sosyoekonomik durum vb.), sevilen bir yakının kaybı, akademik zorluklar, zorbalık-istismar olaylarının kurbanı olma vb.

Depresyon genel olarak işlevsellikte bozulmaya neden olan duygusal, zihinsel, fiziksel ve davranışsal belirtilerle seyreder.

Duygusal belirtiler: Sürekli üzüntü, boşluk, değersizlik, suçluluk veya umutsuzluk hissi

İlgi kaybı veya daha önce zevk alınan aktivitelere karşı isteksizlik

Zihinsel belirtiler: – Dikkatin çabuk dağılması, konsantrasyonda güçlük

– Karar vermede güçlük

– Zihinde olumsuz düşüncelerin sürekli tekrar etmesi

– Ölüm ve intihar düşünceleri

Fiziksel belirtiler: – Yorgunluk ve enerji kaybı

– Uyku düzeninde değişiklikler (uykusuzluk veya aşırı uyuma).

– İştah değişiklikleri ve kilo alımı veya kaybı.

– Vücut ağrıları, baş ağrıları veya sindirim sorunları gibi açıklanamayan fiziksel belirtiler.

– Hareketlerde veya konuşmada yavaşlama.

Davranışsal belirtiler: – Sosyal geri çekilme ve izolasyon.

                                      – Günlük aktivitelerde zorlanma ve sorumluluklarını yerine getirememe.

Depresyonun belirtileri çocuk ve ergenlerde yetişkinlere göre bazı değişiklikler gösterebilir. Çocukların içinde bulundukları gelişimsel döneme göre (dil-konuşma becerilerinin ve bilişsel gelişiminin düzeyine göre) duyguları ve düşünceleri fark etme ve tanımlama becerileri kısıtlı olabilir. Bu yüzden daha çok somatik (vücutla ilgili) belirtilerle; ör. baş ağrısı, karın ağrısı, kas-kemik ağrıları, yorgunluk vb. karşımıza çıkabilir. Çocuklarda depresif bir duygudurumundan ziyade, duygudurumda oynaklık, huzursuzluk ve öfke nöbetleri daha fazla gözlenir. Bazı davranış problemleri gösterebilirler hatta bu durum yanlışlıkla Karşıt olma bozukluğu veya Davranım bozukluğu tanılarının konulmasına neden olabilir. Çocuklarda uykusuzluk ve kilo kaybı daha sık gözlenirken yaş arttıkça ergenlerde yemenin artması, kilo alımı ve aşırı uyuma daha sık gözlenir.

Depresyonda mutlaka değerlendirilmesi gereken konu intihar – kendine zarar vermedir. Ölüm ve intihar hakkındaki düşünceler yaşla birlikte artar. Daha küçük çocuklarda gelişimsel döneme ve dil gelişimlerine bağlı olarak ölüm kavramı farklılaşabilmektedir. Bu yüzden intihar düşüncesi ve davranışı küçük çocuklarda daha az görülebilir. Ancak hem küçük çocuklarda hem de ergenlerde kendine zarar verme davranışları görülebilmektedir.

Tedavide, tüm dünyadaki tedavi kılavuzları hafif ve orta dereceli depresyonlarda etkinliği bilimsel çalışmalarda kanıtlanmış olan Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisi (KİPT)’ ni önermektedir. Bu terapi yöntemleri ortalama 12-20 seans sürmektedir. Terapiden yeterince faydalanılamayan vakalarda ve ağır depresyonda ise ilaç tedavileri kullanılmaktadır.

Gönder
Merhaba Randevu Almak İstiyorum.
Merhaba Randevu Almak İstiyorum.